Sayfa - 325
cüz - 17
21- ENBİYÂ SÛRESİ
45. De ki: Ben sizi ancak vahy ile uyarıyorum. Ama sağırlar uyarıldıkları
vakit çağrıyı işitmezler.
46.
Andolsun, onlara Rabbinin azabından hafif bir esinti dokunsa, muhakkak
Eyvah bize! Gerçekten biz zalim kimselerdik diyeceklerdir.
47. Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye
zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da
olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.
48. Andolsun, biz Mûsâ ile Hârûna, Allaha karşı gelmekten sakınanlar için o
Furkânı
(Tevratı) bir ışık ve öğüt olarak verdik.
49.
Onlar, görmedikleri hâlde Rablerinden içten içe korkarlar. Onlar kıyamet
gününden de korkarlar.
50. İşte bu (Kuran) da bizim indirdiğimiz mübarek bir öğüttür. Şimdi siz bunu
mu inkâr ediyorsunuz?
51.
Andolsun, daha önce de İbrahime doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini
verdik. Biz zaten onu biliyorduk.
52. Hani o, babasına ve kavmine, Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?
demişti.
53."Babalarımızı bunlara ibadet ediyor bulduk dediler.
54.
İbrahim, Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz
dedi.
55.
Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen bizimle eğleniyor musun? dediler.
56.
İbrahim, dedi ki: Hayır! Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir. O, bunları
yaratandır ve ben de buna şahitlik edenlerdenim.
57.
Allaha yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben
putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım.

.
Furkân, hak ile batılı birbirinden ayıran demektir.